Yapay zeka ile girişimcilik bir araya geldi
Haber ile ilişkili SDG etiketleri
Üsküdar Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) desteğiyle IEEE Üsküdar Üniversitesi Öğrenci Kolu Kulübü tarafından “Zirvedekiler’25” etkinliği düzenlendi. Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı ÜNİDES iş birliğiyle Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen programda yapay zeka ve girişimciliğin farklı yönleri ele alındı. Yapay zekanın sağlık, teknoloji ve girişimcilik alanlarındaki rolleri de konuşuldu.
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans salonunda gerçekleşen etkinliğe Üsküdar Üniversitesi Uluslararası Öğrenci İlişkileri Yöneticisi Öğr. Gör. Dr. Gülcan Ayral, Menat Bayer Bilgi Teknolojileri Direktörü Ali Pala, İlaç Sektörü Spesifik Alanlar Danışmanı Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Dijital İçerik Üreticisi Yusuf İpek, Turkish Technology Baş Veri Bilimcisi Nevcihan Toraman, Softtech Kıdemli Mühendislik Yöneticisi Mehmet Taşan, Doğuş Teknoloji Veri Bilimcisi Gamze Nur Öztürk, Genetikçe Kurucusu Ece Aydın ve Nanomik Biyoteknoloji kurucularından Buse Berber Örçen katılım sağladı.
Öğr. Gör. Dr. Gülcan Ayral: “Bir proje bir hayal ile başlıyor…”
Yapay zekanın çok çeşitli karar verme mekanizmaları olduğunu dile getiren Üsküdar Üniversitesi Uluslararası Öğrenci İlişkileri Yöneticisi Öğr. Gör. Dr. Gülcan Ayral; “Bugün yapay zeka öğreniyor, karar veriyor hatta tahminlerde bulunuyor. Birçok sektörde karar verme mekanizması olarak kullanılıyor. Aslında politikada bile duyuyoruz. Bunun dışında yine yapay zekanın makine öğrenmesi, insan beynine benzeyen sistemlerle veri üreten öğrenme yapısı gibi alt sistemleri var.” dedi.
Ali Pala: “Sağlık sorunlarının en az iki katını tespit edebildiği öngörülüyor”
Etkinlik ilk olarak “Akılcı Vizyon” oturumu ile başladı. Yapay zeka ile giyilebilir teknolojilerin bağlantısına değinen Bilgi Teknolojileri Direktörü Ali Pala; “Yapay zeka ile giyilebilir teknolojilerin bağlantısı aslında nereden geliyor? Burada oluşan büyük veri var. Aslına bakarsanız teşhis ya da izleme verisi var. Kalp atış ritminiz ne kadar düzgün, kan basıncı ne kadar düzgün ya da şeker ölçümleri ne kadar düzgün bunları görebiliyorsunuz. Çok yakın gelecekte bu inanılmaz büyük bir veriye dönecek. Gardner’in yakın zamanda bir araştırması var. 2028 yılına kadar ileri düzey giyilebilir teknolojilerin aslında doktorların teknoloji kullanmadığı ya da kendi birikimleriyle tespit edebildiği sağlık sorunlarının en az iki katını tespit edebildiğini öngörüyor.” ifadelerini kullandı.
Daha sonra “Yapay Zeka ile Yarına” paneli gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak Turkish Technology Baş Veri Bilimcisi Nevcihan Toroman, Softtech Kıdemli Mühendislik Yöneticisi Mehmet Taşan ile Doğuş Teknoloji Veri Bilimcisi Gamze Nur Öztürk katıldı.
Nevcihan Toroman: “Yapay zeka size bir araç oluyor”
Turkish Technology Baş Veri Bilimcisi Nevcihan Toroman, hayal gücünün projelerdeki önemine değindi. Toraman; “Bir proje zaten bir hayal ile başlıyor. Bir fikriniz oluyor, mevcut bir sisteme katkı sağlamanız gerekiyor. Ben buradan ne fayda edebilirimi düşündüğünüz zaman hayal gücünüzle bir şeyler üretiyorsunuz. Ve burada elinizdeki teknoloji ile birlikte yapay zeka size bir araç oluyor.” dedi.
Mehmet Taşan: “Her şey hayal etmek ile başlıyor”
Hayal gücüyle beslenen yapay zeka projelerinin sürdürülebilirliğinden bahseden Softtech Kıdemli Mühendislik Yöneticisi Mehmet Taşan; “Her şeyin başı bence hayal etmek ile başlıyor. Yaratıcılıkla başlıyor. Ne kadar iyi hayal edebilirsek, yaratıcı olabilirsek o kadar güzel projeler müşteriye, kullanıcıya ya da insanlığa yarayacak işleri başarabiliyoruz.” şeklinde konuştu.
Gamze Nur Öztürk: “İnsanlığa fayda sağlayacak projeler gelebilir”
Günlük sorunlara odaklanıldığı takdirde topluma katkı sağlanabileceğini vurgulayan Doğuş Teknoloji Veri Bilimcisi Gamze Nur Öztürk; “Daha geniş beyinler günlük sorunlara da odaklanırsa insanlığa fayda sağlayacak özellikle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine de fayda sağlayacak projeler gelebilir.” ifadelerini kullandı.
Çiğdem Şahinbaş Yılmaz: “Eksiklikleri yerine koymamız gerekiyor”
Panelin ardından “Sağlıkta Strateji” oturumunda İlaç Sektörü Spesifik Alanlar Danışmanı Çiğdem Şahinbaş Yılmaz yer aldı. İlaç sektöründeki biyoteknoloji uygulamalarına dair önemli değerlendirmelerde bulunan Yılmaz; “İnsanı öğrendikçe, sindirim sistemini öğrendikçe genetiği öğrendikçe, hastalıklarda eksik olanı öğrendikçe genetik birtakım yöntemler immünoterapi dediğimiz sistemdeki eksiklikleri yerine koymaya yönelik birtakım yöntemlerle tedavi etmeye başladık. Binlerce hastalıkta var olan kimyasal ya da bilimsel ilaçların çözüm tedavi yöntemlerinin artık yeterli olmadığını görecek hale geldik. Yani tıp artık bitkilerden, kimyasallardan yaptığı sentezlerle gerçekten çok önemli çözümler istiyor. Buradaki eksiklikleri yerine koymamız gerekiyor. Şahane mikroskoplarımız var, şahane analitik cihazlarımız var.” şeklinde konuştu.
Soruların cevaplanmasından sonra “Bilimden Gelişime” başlıklı panel gerçekleştirildi. Panele Nanomik Biyoteknoloji kurucularından Buse Berber Örçen ile Genetikçe Kurucusu Ece Aydın katıldı.
Buse Berber Örçen: “En önemlisi tecrübe eksikliğiydi…”
Nanomik Biyoteknoloji kurucularından Buse Berber Örçen, kuruluş sürecindeki deneyimsizlikten kaynaklanan sıkıntılara dikkat çekti. Sorunlarla mücadele etmenin olumlu ve olumsuz sonuçlarına değinen Örçen; “Tecrübe eksikliği... En önemli o sanıyorum. Bundan 10 yıl önceki girişimcilik bu kadar popüler değildi. Bu kadar fazla kaynağa ulaşma imkanı yoktu. O da haliyle bazı şeyleri yaşayarak öğrenmemizin, bu süreci tecrübe etmemizi sağlıyor. Avantajları da var ama dezavantajları da var. Sürekli güçlüklerle mücadele ediyorsun, bir şeyle karşılaştığın zaman kimseye sormadan sürekli kendin cevabını bulmaya çalışıyorsun.” dedi.
Ece Aydın: “Bunu aslında tek başıma yaptım”
Genetikçe kurucusu Ece Aydın ise kendi kuruluş sürecinden bahsetti. Şu an eğitimine devam eden gençlere ise tavsiyelerde bulundu. Aydın; “Hazırlık senemdeydim. Bu fikir ortaya çıktığında aslında direkt olarak düşündüğüm bir şeydi. Genetiği liseden beri aşırı isteyerek gelmiştim. Hazırlık senesinde hocalar sürekli olarak okumalar yapın, öğrenin, hazırlığı boşa geçirmeyin gibi sohbetler dönüyordu. Fakat ben hazırlık senesinde ne İngilizcem ne de biyoloji bilgim o kitabı anlamaya yetmiyordu. Ama öğrenmek de istiyordum sonra dedim ki bunu nasıl daha anlaşılabilir kılabilirim. Tabii yapay zeka yok. Hiçbir şey yok. Onu oraya alıp oraya da yapıştıramıyorsun burada ne anlatıyor diye. Sonrasında böyle bir fikir geldi. Bir şey olsun okuyup çok net bir şekilde çok yalın, çok sade ve anlaşılır bir şekilde bana bu bilgiyi versin. Fikrim buydu. Bunu aslında tek başıma yaptım.” ifadelerini kullandı.
Yusuf İpek: “Dijital dünyada yaptığımız her işlem bir iz bırakıyor”
Son olarak ise “Dijital Sahne” oturumunda Dijital İçerik Üreticisi Yusuf İpek yer aldı. Veri mahremiyetinin önemine ve internet üzerindeki her eylemin bir profil oluşturduğuna dikkat çeken İpek; “Ben herhangi bir canlı yayında ne zaman veri mahremiyetinden bahsetsem ‘E-Devlet verilerim çalınmış ne yapmam gerek? Ya da verim çıksa ne olur çıkmasa ne olur?’ gibi şeyler görüyorum. Bu sadece Türkiye’de özelmiş gibi konuşmamak da gerekiyor. Ama Türkiye’de direkt E-Devlet verileri değil de belli başlı büyük veriler sızdırıldığı için daha büyük bir argüman olarak karşınıza çıkıyor. Telefonunuzda arkadaşlarınızla konuştuğunuz şeyler, uçtan uca şifrelenmeyen mesajlarınız veya SMS mesajlarınızla siz hesabınıza giriş yapıyorsunuz. Ya da arkadaşlarınızla, sevgilinizle konuştuğunuz her şeyin direkt yayılmasını istemezsiniz. Yani veri mahremiyeti dediğimizde sadece kimlik numarası, adres vesaire değil. İnternette yaptığınız her şey sizin için bir noktaya tekabül ediyor, bir kum tanesini tekabül ediyor. Bu kum tanelerini toplayınca sizin hakkınızda bir profil oluşturuyorlar. Dijital dünyada yaptığımız her işlem bir iz bırakıyor.” dedi.
Yapay zeka ve girişimciliğin bir arada konuşulduğu program, plaket takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)